Dijital teknolojiler hayatın her alanında bizimle; ancak savaşın ortasından kaçmış insanları bu teknolojilere entegre edip, hayatlarını kolaylaştırmak geleceğin nasıl olacağı noktasında bize güzel görüşler veriyor. Bu mülteci kampında işler nasıl devam ediyor, gelin defalarca beraber bir bakalım.
Orta Doğu’da aralıksız savaşta milyonlarca birey evlerinden uzaktan yaşamak zorunda kalıyor.
Özellikle son 8 yıldır Suriye nüfusunun çok büyük bir kısmı yaşadığı yerlerden göçmek zorunda kaldı.
Zaatari Sığınmacı Kampı Ürdün sınırları içinde yer alıyor.
Yaklaşık 75 bin Suriyeli’nin yaşadığı bu kamp, Suriye sınırından takriben 20 kilometre uzaktan yer alıyor.
Dünya Gıda Programı bu kampta çok etkin bir çalışmanın içinde.
Programın uyguladığı bir sistem ile kampta bildiğimiz anlamda para kullanılmıyor.
Mülteciler yaşamlarını devam ettirmek için gerekli olan gıdaları alırken bedensel para kullanmıyorlar.
Yani mültecilerin alışverişleri dijital para cinsinden ödeniyor.
Ödemek için yapmaları gereken tek şey süpermarket kasalarında küçük bir işlemi yerine getirmek.
Alışveriş yapan mülteciler, kasa görevlilerinin elindeki cihazlara gözlerini taratıyor ve ödeme bu şekilde yapıldıktan daha sonra aldığı ürünleri evine götürüyorlar.
Bu cihazlardaki iris tarayıcıları alışveriş yapan kişinin bilgilerini kayıtlarda anında buluyor.
Bulunan kayıtlarla kişinin Dünya Gıda Programı’ndaki hesabına ulaşılıyor.
Yani Dünya Yiyecek Programı’nın her mülteci için ayırdığı bütçe bu şekilde amacına ulaşmış oluyor.
Bu noktada tahsil edilen miktar kripto paraların aktarma edildiği “blockchain” sistemi üzerinden yerini buluyor.
Blockchain mantığı ile birlikte mültecilerin nüfus istatistiklerine göre özellikleri de bir merkezde toplanıyor.
Mültecilerin pasaportları, değişik parasal ve sağlıksal kayıtları, savaş sürecinde nereden-nereye gittikleri, savaştan maddi anlamda bir hasar görüp görmedikleri şeklindeki bilgilere çok basit bir şekilde ulaşılabilir bir sistem de kuruluyor.
Özet Olarak mültecilere bu sistem ile direkt ödemeler yapılabiliyor.
Mülteciler de bu kredilerini dijital para cinslerini kullanarak süpermarketlerde ahenkli bir şekilde, kayıt aşağıda harcayabiliyorlar.
Eğer bu yardımlar ilk elden maddesel paralar ile yapılsaydı sonuçları çok bambaşka olurdu.
Bu paraları üretmek ve üstüne dahası para gönderme ücretleri de göze alındığında dehşet seviyelerde büyük masraflar ortaya çıkabilirdi.
Blockchain mantığı bu para aktarım masraflarını çok büyük bir ölçüde ortadan kaldırıyor.
Hesaplamalar gösteriyor ki, geleneksel para transfer yöntemlerini ele geçiren dijital para transferleri geleneksel yöntemlerden %97 daha ucuza mülk oluyor.
Bu yöntemde hiçbir olağan araca ihtiyacınız yok.
Banka hesabı veya nakit paraya gereklilik duymaksızın bu yöntemde kolaylıklar para transferleri yapılabiliyor.
Dünya Gıda Programı sağladığı fonları dosdoğru mültecilere transfer noktasında fazla manâlı bir iş yapmış oluyor.
Dünya Yiyecek Programı fonlarını kayıtlı olan her mültecinin hesabına dijital para cinsinden doldurma yaparak onların hayatta kalabilmesini sağlıyor.
Bu örnekten hareketle yakın gelecekte blockchain teknolojisinin insani yardımın ödeme ve para transferlerinde yer alacağını dobra dobra görebiliyoruz.
Geleceğin para anlayışı olasılıkla daha artı blockchain ile ilgili olacak.
0 Yorum