0

Ben burdan ğidēyidum askere, ayladan da onbirinci ay idi. Burdan ĝittuk Samsona. Oriya bi çiktuk dişariya arkadaşlalan berābe. Oriya bi dolaştuk, ĝittuk işkili lokantaya bi işki iştuk oriya, kafamuzi çektuk. óle arkadaşlalan bile ĝirduk kolkola, yattuk taksinun oğnin. Sora ordan ĝittuk anladun mi? ….. Ordan çiktuk tren istasyonune, ordan binduk trene, taka tuku, taka tuku, taka tuku, taka tuku, çif çif, çif çif, çif çif, çif çif derken ĝidiyruk. Ĝit babam ĝit, ĝit babam ĝit, ĝit babam, ĝittuk, ĝittuk, ĝittuk, olmadi yol bitmez.

Boyina ĝidiyruk, ĝittuk bakaruk ki, bi beyūk işikle boyle ĝene bi parladi. Ordan ki arkadaşlardan da işte Şevket var idi. Bi da Halit Köse var idi. Bunlalān dort arkadaş iduk. Oyle gidiyduk. bu Şevket arkadaşimuz atlardi tirenden altina, ĝiderdi anladunmi? Şarab almağa, soradi oriya anladun mi ki?

“Ağbi şurdan bi şarap versena” felan.

“Tamam ağbi” dedi, “Vereyim” dedi felan.

Aludi şişeyi, bi sağa bakardi bi sola, şişeyi basardi cebinei tiren bağurudi, atlardi, ne para ne bi şe, giderduk ole, atlarduk  tirene. Sora o şarabi, bittuğu zamanda gene giderduk bi yere, gene tiren durdi mi gene atlardi, b, şarap şişesi daa araklardi geludi. Tabi asker, herşeyden kendumizi çekiyruk, paradan tabi, para lazim; asker ocanda anan da para baban da para. Neyisa gittuk Sivasa. Sivasa bi aşam kalduk, ordan arkadaşlardan ayriştuk. Oradan da gittuk şeye, Malatyaya, Malatyaya da bi gun kalduk. Ordan gittuk İskenderune, dort ay kalduk, eyitim gorduk. Ondan sora dağitim yeduk, ordan doğri dort deniz piyade eyitim alanina. Orada gittuk, bi tane da teğmen varidi, Usteğmen, kadun olarak, bizum beluk kumandanumuz. Bu teğmen beni zevk için doğeyi, doğmağa kakti beni, hep vuriyi bağa yani, zevk alemi beni döğeyi bu kadun. Bi keren vurdi bi şe demeduk, bi daa vurdi bi şe demeduk, en sonina anladun mi? “kendumi kurtarmak içun neapmak lazim?” dedum, çiktum tabur kumandanina, buni oğa, teğmeni, şikat ettum oni. 

Dedi bağa:

“Niye şikat?”

“Bağa dort tane vurdi.”

O kadun teğmen ki, elleri da yumuşak bole, dort tane vurdi bağa, elleri da çok yumuşak bole. Neysa ben dudum ağlamaya oriya. Geldi yarbay beni gordi.

“Oğlum, niçun ağlayisun?”

“İşte şoyle boyle işte”, dedum; “ben burada geçici gorev bi askerum işte, bu teğmen beni zevk içun doğeyi,” dedum.

Neyise soyledi ağa, dedi ki:

“Sen buğa, dedi, vazife vermiyecesun,” dedi felan, “bu,” dedi, “geçici gorev bi asker,” dedi, “nebet ta tutmicak inşatlan meşgul olacak.”

Ole bize geldi bi çimento arabasi ki uçyuz elli torba çimento. Sardum onda ustalari, askerleri, ben da başta olmak uzere. Once çuvali ben aldum. İkden arkama, sora arkadaşlar, ole derken arabayi boşattuk. Ertesi guni baktum temel kazmağa, inşatun temellerini kazduk. Sonra olecene geldi bi mutayit, kendisi da yedekolarak, yedek usteğmen. Geldi bize pilanlari goturdi. Biz orada pilana gore temellerini kazduk. Sora biz başta, hayatumda ustaluk yaptuğum yoğ idi, oriya olduk hep casaret, hep usta. Sivillukde hiç ole bi şeden haberum yoğ idi, oriya hayin ustaluk yapayirum, sivil kafala benum yanuma otemez o asker ocağina. Bambaşka da: dersun bi pirofesor usta. Neyisa oriya otuduk, geldi bitun yarbayla, muhendisle, şeyler. Oriya da bi yuznumara yapasan gelur onda anladun mi ki bin dane muhendis, envayi çeşit yarbayından al, usteğmeninden al, assubayindan al, hep kontrol işleri, hep ole gene şey, girgir geşmek, dalga geşmek, askerluk bole işte. 

Bazi sinemalar oynardi, teatrolara giderduk, askeriye sinemalari felan. Bi tane arkadaşum var idi, yeni geldi askere, kendisi da Muğlali. Hiç memleket gezduğu yok, kurbet gezduğu yok. Kendisi Muğlali. E duşundu ki, askerluk babamun evi kibil da! Bi çifluk yani, hazir yiycuk, hazir içecük. Daa bilmiyi ki, bunda sopa da var, dayak da var, askerluk da var. Ondan sora ne bileyim ben, bi çifluk gibi geldi, kapidan bi girdi, bi da o yandan dersun anladun mi, bi mutayit kibil. O ki yedi sopayi anladun mi, o ki sopayi yedi bu bi o yana bakti bi bu yana bakti, kaşmağa yol bulamadi. Bavuluni da pirakti, elbiselerini da pirakti geşti gitti, akadaş geşti gitti. Sora anladun mi, bunu babasi tuttu gotudi askere. Babasi bunubunu gotudi askere. Sona bu akadaş orada durdi ağlamağa, oriya. buğa neyisa uç aymapusluk yedi, uç ay mapusluk yedi bu çocuk. Ne zaman ki arkadaşlari teris oldi, kapti sandaleyi kendi kendine vuruyi kafasina vuruyi kafasina vuruyi kafasina; “ben nettum da,” diyi “firar ettum.” diyi felan. Sora kendi kendine pişman oldi bu arkadaş. Dedum: “Bu askerluk boledur.”


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

0
Rizedio

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir