Şeymus Ilan, bundan 13 sene önce Irak’taki ABD üssüne inşaat malzemesi taşırken ABD’li askerler tarafından vurularak öldürülmüştü. Şeymus Duyuru’ın çalıştığı firmalar, açılan tazminat davası sonucu aileye 2.3 milyon lira tazminat ödemeye mahkum edilmişti. Ama Şeymus Bildiri’ın ağabeyi, firmaların belirli mülk varlıklarını taşeron şirketlere aktardıklarını, böylece içlerinin boşaltıldığını söyledi.
Mardin’den 17 Mart 2005’te kamyonuna çakıl taşı yükleyen Ilan, öteki kamyon şoförleriyle birlikte konvoy halinde yola çıktı.
Hakikat Bir Mektupla Anlaşılmıştı: ABD’li Askerlerin Öldürdüğü Kamyoncunun Ailesine 2.3 Milyon TL Tazminat – Lastiğinin patlaması sebebiyle konvoyun arkasından kalan Bildiri, yükünü teslim edeceği noktaya 100 metre kala yer alan denetim noktası girişinde ise Amerikalı askerler kadar vuruldu. Yaralanan Şeymus Ilan, çare gördüğü hastanede 15 gün sonradan hayatını kaybetti.
Hayatını kaybettiği aileden saklandı.
Ilan’ın ölümü imam nikahlı eşi ve 3 çocuğu ile annebabasından saklandı. Amerikalılar ve Türk şirketlerin yetkilileri, aileye Şeymus Duyuru’ın yaralı olarak Almanya’da Ramstein-Karserslaite aralarında yer alan Amerikan Hastanesi’nde tedavi altına alındığı bilgisini verdi.Bir zaman sonra ABD Ordusu’nda görevli Yüzbaşı Andrew S. Lunoff, şoförün ailesine bir mektup göndererek, Duyuru’ın Bağdat’taki bir hastanede hayatını kaybettiğini ve Hristiyan geleneklerine tarafından cesedinin yakıldığını itiraf etti.
Bu gelişmenin arkasından ailesi, Şeymus Ilan’ın çalıştığı iki firmaya İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat davası açtı.
Dava sonucunda firmalar, Bildiri Ailesi’ne 2 milyon 330 bin lira tazminat ödemeye hükümlü edildi.
‘Davayı kazandığımız şirket besbelli var fakat üzerlerinde bir mal varlığı değil’
Şeymus Duyuru’ın kardeşi Ahmet Duyuru, şirketlerin kendilerine tazminat vermemek için çeşitli yollara başvurduğunu şöyle anlattı:
“Davayı kazandık fakat amacımız şüphesiz para yok. Ailesi olarak en azından eşi ve çocuklarının bir nebze bile olsa mağduriyetleri giderilsin istiyoruz. Yoksa ağabeyimin bir kabir taşının bile olmaması dünyadaki hiçbir fiziksel değerle ölçülemez. Dava açtığımız şirketler önce bizimle ilgilenmediler, hatta red ettiler, daha sonra ortaya çıkarınca bu sefer bize komik rakamlarla ‘Tazminat ödeyelim’ teklifinde bulundular. Bunların hiçbirini kabul etmedik. acilen mahkemeyi kazandık fakat apaçık bir şey değil meğer şirketlerin ortasını boşaltmışlar. Davayı kazandığımız şirket besbelli var lakin üzerlerinde bir mal varlığı değil tüm mal varlıklarını taşeron firmalar üzerine yapmışlar. Şu lahza firmaların ikisi de ödeme yapacak bir durumda yok. Bu firmalar acımızı hafifleteceklerine acımıza acı katıyorlar.”
‘Yeğenlerimin hakkı olan bu parayı onlardan tahsil ettireceğim’
Şeymus İnal’ın kayınbiraderi Murat İnal ise 2005’ten beri eniştesinin davasının ardındaki olduğunu ifade ederek, “Tazminat kazanmış olduğumuz firmalar her ne değin isimlerini değiştirseler de firmaların işlerini boşaltsalar da muhakkak onların peşini bırakmayacağım. Yeğenlerimin hakkı olan bu parayı onlardan kuruşuna değin tahsil ettireceğim. Bu tazminat her ne kadar yeğenlerim ve kız kardeşimin acısını dindirmese de en azından nasıl ölüm ettiğini, nerede ölüm ettiğini, ne durumda olduğunu öğrenmiş olduk” diye konuştu
‘Bir gün çıkar diye hep bekledik’
Şeymus Duyuru’ın oğlu Rufai Ilan da 13 yıl baba hasretiyle yaşadığını anlatarak “keşke kabir taşı olsaydı” dedi ve şöyle devam etti:
“Annem yıllarca bizi babamızın geleceği tesellisiyle büyüttü. Bir gün çıkar diye daima bekledik. Her gün güzel bir haber alırım diye beklerken, duruşma sonucunda vefat ettiğini öğrenmiş oldum. Kabir taşı olmadığı için halen öldüğünü kabullenemiyorum. Keşke bir mezarı olsaydı da ben en azından kendisini orada ziyaret eder, orada gözyaşlarımı dökerdim.”
0 Yorum