0

2 bin 500 takvim geçmişi olan ve milattan sonra 4’üncü yüzyıldan bu yana İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda yer alan Yılanlı Sütun değil olma tehlikesiyle karşısında karşıya. Uzmanlar, açık havada birçok dış faktörden olumsuz yönde etkilenen eserin kapalı bir müze alanında korumaya alınması gerektiğini belirtirken, yerine ise bir kopyasının yerleştirilmesi önerisinde bulunuyor. 

s-25f35973c122b2e456cc9a43317abc7384307c Yılanlı Sütun, milattan önce 478-477 yılında Pers İmparatorluğu ile Batı Anadolu ve Ege Denizi çevresinde bulunan Büyük Kasaba Devletleri arasında süren savaşın sonunda, Yunanlılar göre tekrar tekrar özgürlüğü hatırlatması amacıyla Apollon’a sunulmak üzere yapı edildi. 2 bin 500 yaşında olan İstanbul’un simgeleri arasında bulunan tarihi eser milattan sonra 4. yüzyıldan beri İstanbul’da bulunuyor.

‘Yılanlı Sütun’un kapalı alana taşınması daha içten olacaktır’

‘Yılanlı Kolon’un kapalı alana taşınması daha içten olacaktır’‘Yılanlı Kolon’un kapalı alana taşınması daha doğru olacaktır’ 5bb89b4f6252dd9035b8f7c2.jpg DHA’nın aktardığına tarafından, daha önce Yılanlı Sütun’un bir müzede koruma altına alınması konusunda bir yüksek lisans tezi yazar İstanbul Arkeoloji Müzesi arkeologlarından Gülbahar Baran Çelik, eserin 2 bin 500 yıldır dıştan olduğunu, bu nedenle çoğu özelliğini kaybettiğini söylüyor ve bu durumun sebeplerini şöyle açıklıyor: 

“Maden eserler açık hava koşullarından fazla pozitif etkilenir. Çünkü sıcakta genleşip soğukta sıkışırlar ve kendilerini havanın sıcak veya soğuğuna adapte etmeye çalışırlar. Bu durum maden eserler üzerinde ‘korozyon’ dediğimiz hastalığın başlangıcına sebep olur. Bu eserler bununla birlikte nemin değişkenliğinden de etkilenir. Ama maden eserlerin sabit sıcaklık ve nem oranına sahip ortamlarda muhafaza edilmesi gerekir. Eğer eser dışarıdaysa da bu koşulların sağlanması ve koşulların sürdürülebilir olması gerekir. Fakat Yılanlı Sütun için şimdi böyle bir etraf sağlanamadığından eserin kapalı alana taşınması daha doğru olacaktır.”

‘Üzerinde badana izleri, etrafında çöpler var’

s-32904bcc4df3536a2d5b29129b3b0da1dfcf88 Eserin üstünde fazla kayda değer çatlakların olduğuna da uyarı çeken Çelik, “Yağmurlu havalarda o çatlakların içinde giren su buzlanarak, genleşmeye ve çatlakların artmasına niçin oluyor. Onun haricen karbondioksit, sülfürdioksit gibi atmosferde yer alan çok sayıda gaz da korozyon oluşmasına niçin oluyor. bunun dışında dahası bedensel faktörlerden kaynaklanan sıkıntılar yaşanabiliyor. Yer Sarsıntısı gibi, dıştan atılan sert cisimler gibi ya da esere hasar verecek boyalar, sıvılar gibi. Bugün ışık halkası üstünde badana izlerini, altında atılmış çöpleri görebilirsiniz. Bu dek kıymetli bir eserin bu koşullarda burada olması oldukça riskli” diye konuştu.

Çelik, kazıbilimci ve restoratörlerin açık havada ayrı bilim dallarından uzmanların tarihi eserin yerinden kaldırılması için çalışması gerektiğini vurguluyor.

s-dcfc3ce822e48b8c8ca562f48fa79882980cf8

3 yılan başından biri İstanbul Kazıbilim Müzesi’nde.

s-a03c40ec2386033995e2cb20a05d61236e4e10 Eserin derhal olduğu yere bir kopyasının koyulup orijinalinin kaldırılmasını ve kayda değer bir restorasyondan geçtikten sonra müzede sergilenmesinin içten olacağını dile getiren Çelik şöyle devam etti:

“Yılanlı Kolon’da yer alan 3 yılan başından biri derhal İstanbul Kazıbilim Müzesi’nde sergileniyor. Bu eseri de onunla birlikte sergileyebiliriz. Öncelikle bu işe önderlik edecek bir kurum lazım. Kültür Bakanlığı ve onun birimi olan Arkeoloji Müzeleri ya da Restorasyon Merkez Müdürlüğü bu egzersiz için en uygun adresler.”

‘Yılanlı Kolon’un müzeye kaldırılması Osman Hamdi Bey’in vasiyeti’

s-e260aa1a558a889c5fc9c09856cdc461d933b2 Konuyla ilgili hazırladığı teze başlamadan önce İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin de kurucusu olan Osman Hamdi’nin bir mektubuyla karşılaştığını söyleyen Çelik mektup hakkında şu detayları verdi:

“1895’te Maarif’e yazılmış hissi bir mektuptu. Osman Hamdi Bey o mektupta ülkemizin paha biçilmez kültür varlıkları olduğundan ve bunların ülke için kibir kaynağı olduğundan söz ediyor. Ama bir o kadar sorumluluk sahibi olduğumuzu hatırlatıp, bu eserin ne kadar manâlı olduğundan ve bir sürü yayınının yapıldığından, bilim adamları tarafından çok değerinde verildiğinden fakat dışarıya keza yağmur keza de güneşe aleyhinde korunmasız olduğundan, içine atılan çöplerden, üstüne atılan taşlardan bunun her ne dek ilgililere söylense de önüne geçilemediğinden söz ediyor. bu nedenle eserin müzeye taşınması ve yerine kopyasının yapılması önerisinde bulunuyor. Fakat o önerge kabul edilmiyor. Bu anlamda eserin müzeye kaldırılması gerçekten Osman Hamdi’nin de bir vasiyeti diyebiliriz.”

‘Dünyada örnekleri bulunuyor’

s-81f4da83c17fad04aa5630765883198dfc8eff İstanbul’un dünyanın dört bir yanından gelen eserlerle süslenmiş bir şehir olduğunu dile getiren sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz da Yılanlı Sütun’un bundan böyle yerinde muhafaza edilmesinin muhtemel olmadığını şöyle açıklama ediyor:

“İtalya’da San Marco Kilisesi’nin önünde yeniden İstanbul Hipodromundan götürülmüş olduğu düşünülen 4 tane bronz at heykeli vardı. Bunların kilisenin dışarıda, açık alanda bir galeride sergilenmesini restoratörler uygun bulmadı. bu nedenle özgün eserler içeri alındı yerlerine replikaları koyuldu. Aynı şekilde Michelangelo’nun Floransa’daki meşhur Davut Heykeli Galleriadell’Accademia’ya kaldırıldı. Yerine bir replikası koyuldu.”

‘Anıtın parçalar halinde yere yığıldığını görebiliriz’

s-6dbb62a0cc24b1764484b4bc1347459047c5a7 Dünyada bu dek eski ve hala bir meydanda duran tek eserin Yılanlı Kolon olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Eserin üstünde derin çatlaklar var. Tıpkı üstünde yer alan yılan başlarının daha önce kırılması gibi, bir gün geldiğimizde anıtın parçalar halinde yere yığıldığını görebiliriz. Bu ayrıca çok trajik olur hem de ülkemiz açısından prestij kaybına niçin olur. bu nedenle bundan böyle bu durumu tartışmamız, mümkün olduğu değin tez karar vermemiz ve bu anıtın ömrünü uzatmak için projeler geliştirmemiz lazım” dedi.


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

0
Rizedio

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir