1915 yılında bir gece Karaalioğullarından Mustafa’nın evinden ineği çalınmıştı. Ev sahibi Rikap eşi Firdevs hanım, küçük ve yetim olan oğlU Mustafa’yı yanına alarak Karadere’ye inmiş ve Müderris Mahmut Efendi’nin huzuruna çıkarak, kocasının Erzurum’da Ruslar’a karşı savaşırken şehit olduğunu, fakr-u zaruret içerisinde bulunduklarını, iki yetim çocuğunu ahırdaki ineğinden aldığı sütle beslerken, bu ineğinin çalındığını, daha fazla mağdur olmamak için bu ineği bulmasına yardım etmesini istemişti. Mahmut Efendi kadıncağızı dinledikten sonra köy muhtarı olan Karaibrahimoğlu Ahmet Efendi’ye verilmek üzere bir mektup yazmış ve küçük Mustafa’ya oturduğu divanın kenarından çıkardığı bir elmayı vererek başını okşayıp yolcu etmişti. Mahmut Efendi yazdığı mektupta, çalınan ineğin bulunması için uğraşmasını, aksi takdirde olaya kendisinin el koyacağım söylemişti. Mektubu alan muhtar, inek bulunmazsa Mahmut Efendi’nin beddua edeceğini anlamış ve hemen araştırmaya başlamıştı. Çok geçmeden o gece köyden toplam üç inek çalındığını ve ineklerin Of tarafında Süleyman bey adlı birisinin konağına götürüldüğünü öğrenince, birisini gönderip baktırmıştı. Çalınan ineklerden ikisi kesilmiş, yetim Mustafa’nınki ise, gebe olduğundan bırakılmıştı.
Muhtar bunun üzerine, küçük Mustafa ve Firdevs hanımı yanına alarak ineğini almaya gittiler. Konağın sahibi bu ineği çok sevdiğini, onu kendisine bırakmalarını, buna mukabil ahırdaki başka bir ineği alabileceklerini söylediyse de, kadıncağız, “Ağam, Mahmut Efendi’nin kesin emri var, bunu ben sana versem bile sen alma, bu yetimin hakkıd ırdiyerek ineğini geri almıştı.
0 Yorum